Bugün Babalar günü… Babası hayatta olanların şanslı ve mutlu, babası hayatta olmayanların kanatlarını kırık hissettiği bir gün… İşte bugün sizlerle, Baba olmanın kelimelere değil eylemlere nasıl yazıldığını anlatan kısa ama bir o kadar da derin iki yaşanmış olayı anlatmak istedim… Biri benden diğeri sosyal medyadan alınmış iki derin olay…

Sabahları evde ekmek olmuyormuş…

Baba, çocukları aç kalmasın diye evladının başucuna sessizce kağıt 5 lira bırakır, işe giderdi.

Bir gün baba ile oğlu tartıştı. Kırılmıştı baba. “Yarın sana para yok, ne halin varsa gör!” dedi.

Oğlu da içerlenmişti: “Bırakma, bırakırsan o parayı yırtarım!” dedi.

Sabah çocuk gözlerini açtığında, başucunda 5 tane demir 1 lira buldu.

Bu küçük ama büyük hikâyeyi bir dostumun sosyal medya paylaşımında okudum. Kalbime dokundu. Çünkü benzer bir hikâyeyi kendi hayatımda yaşadım.

Ve o günden sonra daha iyi anladım: Baba olmak, kelimelere değil, eylemlere yazılan bir sevgidir.

Babam Ve Kızım

BİR KIRGINLIK, BİR MİRAS: BABA YÜREĞİ

Yıl 1992… Edirne’de üniversite öğrencisiyim. Yarı yıl tatili için köye gelmiştim.

Bir meseleden dolayı babamla tartıştık. Bana, “Benim yüzümü eğdirdin, artık benim senin gibi bir oğlum yok!” dedi.

Kalbim kırıldı. Haklı olduğunu düşündüğüm yerler vardı, benim de kendimce haklı gerekçelerim…

Sabah olduğunda Anama “Ben gidiyorum” dedim. Anacığım, gitme filan dediyse de ser de delikanlılık var ya, dinlemedim. İçim buruk, gönlüm kırık. Babamın elini öpmek istedim ama elini geri çekti.

Yanımda sadece yol param vardı. Rahmetli Anacığım, cebinde ne varsa bana sıkıştırdı ve Edirne’nin yolunu tuttum.

Üç gün sonra Rahmetli Abimden bir telefon geldi.

“Gardaş, Babam bugün bana para gönderdi. ‘O deli oğlan küstü gitti. Parası yoktur, bu parayı ona gönder’ dedi. Hesabına yatırdım, bilgin olsun.”

O anda gözyaşlarım kendiliğinden süzüldü. Çünkü bir Baba, en kızgın anında bile evladını aç, açıkta bırakmaz. Kırılır, küser, ama asla sevgisinden vazgeçmez.

Hayatım boyunca rahmetli Babamla ilk ve son kırgınlığımızdı. O para, aslında bir özür, bir dua, bir merhametti.

Ve o an anladım: Baba olmak, kendi kırgınlıklarını unutup evladının iyiliğini düşünebilmektir.

BABA OLMAK NE DEMEKTİR, BİLİYOR MUSUNUZ?

Baba olmak; gece geç saatlere kadar çalışıp sabah yine ilk uyanan olmaktır…

Cebindeki son kuruşu çocuğunun kalemine, defterine harcamaktır…

Kimi zaman söyleyemediği “Seni seviyorum”u, alınan bir montun cebine gizlemek…

Kimi zaman affetmenin yolunu harçlıkla göstermek, sevgiyi sessizce fısıldamaktır.

Baba olmak, kelimelerle değil davranışlarla sevgi göstermektir.

Baba olmak; özlem duymaktır ama belli etmemektir.

Kırılmaktır ama evladını kırmamaya gayret etmektir.

Küs kalmak değil, geri planda dursa da her zaman yanında olmaktır.

Oğlum Ve Kızım-2

VE ŞİMDİ DAHA İYİ ANLIYORUM…

Şimdi ben de bir yetişkinim, iki evladı olan bir babayım ve bir babanın hatırasını kalbinde taşıyan bir evlat…

Ne zaman zorlansam, omzuma görünmeyen bir elin dokunduğunu hissediyorum.

Çünkü baba dediğin, yanındayken bir gölge, yokluğunda dahi dağ gibi hissedersin arkanda.

İnsan bazı şeyleri yaşayınca büyüyor. Bazen bir tartışma, bazen bir telefon…

Ama en çok da sessiz bir sevgi büyütüyor insanı.

İşte baba olmak, tam da budur.