Bazen bir yayla yolculuğu yalnızca doğayı değil, insanın çocukluğunu, anılarını ve ruhunun en sakin köşelerini de ortaya çıkarır: Avusor tam da böyle bir yer.

Avusor Yaylası, sisle örtülen bir sabahın ardından gölün serinliği, dağın sessizliği ve çocukluk anılarının sıcaklığıyla yolcuyu hem doğaya hem de kendine doğru çıkarılan bir keşfe davet ediyor.

Avusor Yaylası 1

DAĞLARIN SESSİZ EVLERİ
Karadeniz’in büyüleyici doğasında, 2 bin 400 metre yükseklikte konumlanan Avusor Yaylası, doğa tutkunları için hem huzur hem de keşif dolu bir rota sunuyor. Elli kadar evin bulunduğu bu yayla, geçmişte hayvancılıkla geçimini sağlayan bir yerleşimken, bugün yalnızca birkaç evde bu gelenek sürdürülüyor. Diğer evler sessiz; sahipleri belki hafta sonları uğruyor. Yaylanın Ayder’e yakın konumu, hemen yanındaki Büyük Göl (Avusor) ve görkemli Kemerli Kaçkar Dağı sayesinde bölge, doğa severlerin uğrak noktası haline gelmiş durumda.

Avusor Yaylası 2

SİSLERİN ARDINDAN
Sabah gözlerimizi açtığımızda yayla sisle örtülmüştü. Yanı başımızdan akan derenin karşı kıyısındaki evler görünmüyordu. Saat sekiz civarında sis yavaşça aşağıya çekildi, gökyüzü açıldı. Havanın berraklaşmasıyla birlikte grup olarak Büyük Göl’e doğru yürüyüşe geçtik. Yol boyunca yemyeşil otlar ve rengârenk çiçekler adımlarımıza eşlik etti. Yaklaşık üç kilometrelik yürüyüşün ardından Kaçkar Dağı’nın eteğinde yer alan göle ulaştık. Gölün güneş görmeyen kısımlarında hâlâ karlar vardı. Suyun buz gibi soğukluğuna rağmen göle girip yüzenler oldu. Doğanın serinliği, beden kadar ruhu da arındırıyordu.

Avusor Yaylası 8

VADİNİN GİZEMİ
Karadeniz’in bu doyumsuz güzelliğini daha derinden yaşamak için üç arkadaşla birlikte suları takip ederek vadiye doğru ilerledik. Yeşilliği ve çiçekleri geçerek taşlık bölgeye geldik. Aşağıya akan dere kaybolmuştu ama su sesi hâlâ geliyordu. Suyun kayaların altından aktığını fark ettik. Sol tarafımızda, kocaman bir kayanın ortasından yatay olarak süzülen sular, doğanın gizemli yüzünü gösteriyordu. Aynı yoldan tekrar döndük. Göl kenarında İstanbul’dan gelmiş bir dağcı grupla karşılaştık. Sohbet ettik, ardından buz gibi suya girerek yorgunluğumuzu göle bıraktık.

Avusor Yaylası 6

GÖLÜN KIYISINDA SOFRA
Yaylaya döndüğümüzde pansiyonda kalan arkadaşlar, önceki akşam yedikleri alabalığın büyük ve doyurucu olduğunu anlattılar. Ben de balık yemek için yapıldığı yere gittim ve sipariş verdim. Balığın yanında salata isteyip istemediğim soruldu, istedim. Bölgeye özgü bir çorba önerildi, onu da denedim. Sıcak çorba yorgunluğun üzerine ilaç gibi geldi. Ancak önümüze gelen balık beklediğimizden küçüktü. Görevli, “Dünkü balıklar önceden tutulmuştu, şişmişti. Bunlar yeni tutuldu,” dedi. Oysa balıklar, alt tarafta dereye yapılmış bir havuzdan yakalanıp getiriliyordu. Hesap öderken, salataya çorba kadar ücret alındı. Mısır ekmeği isteyen arkadaşlardan da ayrıca ücret alınmıştı. Bu alışık olmadığımız bir durumdu.

Avusor Yaylası 3

FİYATLARIN HİKÂYESİ
Durumu başka bir pansiyonda kalan arkadaşa anlattığımda, kendi kaldığı yerde balığın yanında salata gibi dört çeşit ikram sunulduğunu ve bunlar için ekstra ücret alınmadığını söyledi. Burada belli bir fiyat standardı olmadığını öğrenmiş olduk. Bu yüzden, Avusor’a gelecek doğa severlere küçük bir tavsiyem: fiyat araştırması yaparak gelmeleri faydalı olacaktır.

Avusor Yaylası 7

BUZAĞININ YANINDA
Masada otururken bir arkadaş, “İnek yavrulamış, yavrusunu gördün mü?” dedi. Görmediğimi söyleyince bana yerini tarif etti. Tarif edilen yere vardığımda, buzağıya biberonla süt içiren bir kadınla karşılaştım. Annesini sordum, “Yok,” dedi. Kadını fazla meşgul etmemek adına kolaylıklar dileyerek ayrıldım.

Avusor Yaylası 5

ÇOCUKLUĞUN İZLERİ
Oradan ayrılırken ne tezek kokusu ne de patikanın çamurlu oluşu beni rahatsız etti. Beni oraya götüren buzağı değildi. Kendi çocukluğumdu. İneğimiz doğurduğu zaman annem iki memesini buzağa emdirir, buzağının karnı doyduğundan emin olunca kalan iki memeyi bizler için sağardı. İşte beni mutlu eden, doğa ve hayvanlarla iç içe yaşayan insanların merhamet duygularının daha yüksek olduğuna bir kez daha şahit olmamdı.

Avusor Yaylası 4

YOLCULUĞUN SESSİZLİĞİ
Avusor Yaylası, sisle başlayan bir günün sonunda gölün serinliği ve dağın sessizliğiyle ruhumuza dokundu. Doğanın içindeki bu yolculuk, sadece bir gezi değil; insanın kendine dönüş yolculuğuydu.