Osmaniye Eğitim Bir – Sen Şube Başkanı Mahmut Kahraman, 2025 – 2026 Eğitim öğretim yılı dolayısıyla açıklamada bulundu.
Kahraman, yaptığı açıklamada, ülke genelinde 18 milyon öğrenci ve 1 milyon öğretmenin ders başı yaptığını belirtti.
Eğitim-Bir-Sen olarak eğitim öğretim yılının ve eğitim çalışanlarının sorunlarının bir günlüğüne gündeme gelmesi değil, kalıcı çözümlerin hayata geçirilmesini temenni ettiğini ifade eden Kahraman, şunları kaydetti:
“Bir milyonu aşkın eğitim çalışanı, sona eren 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde haklı ve yerinde taleplerinin kamu işvereni tarafından görmezden gelinmesi nedeniyle yeni eğitim-öğretim yılına buruk girmektedir. Öğretmenlerin işlerinden duydukları memnuniyet ya da memnuniyetsizlik, doğrudan eğitimin niteliğini ve dolayısıyla ülkenin geleceğini etkilemektedir. Öğretmenlerin umutsuzluğa kapılmaması ve kaliteli hizmet sunabilmesi için onlara iyi bir eğitim sistemi, iyi çalışma ortamı ve iyi imkanlar sunulmalıdır. Mevcut koşulların öğretmenleri “mutsuz mecburlar” haline getirme riski görülmeli ve sorunların çözümü ile beklentilerin karşılanması için çaba gösterilmelidir. Eğitim-Bir-Sen olarak, yeni eğitim öğretim yılı başında, çözüm bekleyen sorunları ve bunlara ilişkin önerilerimizi kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. Enflasyonist ortamın alım gücünü aşındırdığı, ekonomik toparlanmanın sabit gelirlilere yansımadığı mevcut koşullar kamu görevlilerinin yaşamını zorlaştırmaktadır. Eğitim çalışanlarının ve diğer kamu görevlilerinin ücret kayıpları telafi edilmeli; enflasyona ezdirilmeyecek şekilde iyileştirmeler yapılmalıdır.”

Öğretmen açığı sorunu tarih olmalıdır
Kahraman, eğitimin niteliğinin artırılması ve okullar arasındaki eşitsizliklerin giderilmesi, derslerin boş geçmemesine ve sınıflarda yalnızca kadrolu öğretmenlerin görev yapmasına bağlı olduğuna dikkat çeken Kahraman, “İhtiyaç olmasına rağmen yeterli atama yapılmamakta; yeterli aday bulunmasına rağmen bu ihtiyaç karşılanmamaktadır. Bu tablo, “önce eğitim” anlayışıyla çelişmektedir. Öğretmen atamaları ihtiyacı karşılayacak şekilde yapılmalıdır; ücretli öğretmen istihdamının doğurduğu olumsuzluklar sona erdirilerek öğretmen açığı sorunu tarih olmalıdır. Öğretmenlerin anayasal haklarını sınırlayan, aile bütünlüğünü bozan ve mesleğin itibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına derhal son verilmelidir. Tüm sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmeli, kalıcı bir düzenleme beklenmeden sözleşmeli öğretmenlere de mazerete bağlı ve isteğe bağlı yer değişikliği hakkı başta olmak üzere kadrolu öğretmenlere tanınan haklar verilmelidir. Öğretmen açığının, kadrolu istihdam yerine insan haklarına ve çalışma ahlakına aykırı olan ücretli öğretmenlik uygulamasıyla giderilmeye çalışılmasına son verilmeli, bu uygulama kaldırılmalıdır. Bakanlık, anayasal bir hak olan mazerete ve isteğe bağlı yer değişiklikleri ile yaşa ve tecrübeye dayalı bölgeler arası adil bir öğretmen istihdamını bir arada yürütmek zorundadır. Atama ve yer değiştirme iş ve işlemlerinin neredeyse tüm yıl sürmesi eğitim-öğretim faaliyetlerini aksatmakta ve öğretmenleri huzursuz etmektedir. Günümüz bilgi teknolojileriyle bu süreçler, hızlı ve güvenilir bir şekilde yürütülmelidir.”
Öğretmenlerin bölgeler arası adaletsiz dağılım sorunu çözülmelidir
Kahraman, sözleşmeli veya kadrolu öğretmenlerin ilk atamalarının büyük oranda dezavantajlı bölgelere yapılması, deneyimli öğretmenlerin büyükşehirlerde ve gelişmiş yerlerde yoğunlaşmasına sebebiyet verdiğini vurgulayan Kahraman, şöyle devam etti:
“Bu durum okullar arasında başarı farkına dönüşecek şekilde mesleki tecrübe ve bilgi birikiminin eğitim kurumları arasındaki dengeli ve adil dağılımını olumsuz etkilemektedir. Halihazırda Sağlık ve Teknik Hizmetler sınıfına uygulanan ek tazminatın Eğitim-Öğretim Hizmetleri sınıfına da yansıtılması önemli bir teşvik olacak, toplu sözleşme taleplerimiz arasında yer alan bu teklifin hayata geçirilmesi, öğretmen açığı sorununu büyük ölçüde çözecektir. Eğitim kurumları yöneticiliği profesyonel bir meslek olarak yapılandırılmalı venatamaların, görevlendirmelerin yazılı sınav puanı ile nesnel kriterlere dayalı mesleki çaba ve başarı ölçümü üzerinden gerçekleştirileceği bir sistem kurulmalıdır. Ek ders esaslarında branşlara ve okul türlerine oluşan ücret farklılıkları ortadan kaldırılmalı; ek ders birim ücreti artırılmalıdır. Norm kadro güncellemeleri yapılmadan gerçekleştirilen resen atamalar yeni mağduriyetlere haksız uygulamalara kapı aralamıştır. Bu yöndeki uyarılarımız dikkate alınmayarak başlatılan atamalar neticesinde mağdur olan üyelerimiz adına yetkili idari mahkemelerde iptal davaları açıyoruz. Resen atamaların Ekim sonuna ertelenmesi ve mevcut resen atamaların iptali gerekmektedir. Öğretim yılına hazırlık ödeneği, öğretmenlerle birlikte eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde emek sarf eden Milli Eğitim Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmet sınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmelidir.”
Görevde yükselme ve ünvan değişikliği sınavları yapılmalıdır
Kahraman, Eğitim-Bir-Sen olarak uzun süredir gündeme getirdiklerini görevde yükselme ve ünvan değişikliği sınavlarının ivedilikle ve en geç iki yıllık periyotlarla yinelenmesi taleplerinin Kurum İdari Kurulu çalışma raporlarında kabul edilerek çalışma başlatılması kararı alındığını aktardı.
Milli Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında oluşan norm kadro açığı ve hizmet gerekleri dikkate alınarak sınavlar bir an önce açılmalı, takvim ivedilikle ilan edilmemesi gerektiğini dile getiren Kahraman, “Eğitim hizmetinin aksamadan yürütülmesi için büyük emek veren memur, Genel İdare Hizmetleri Sınıfı, Teknik Hizmetler Sınıfı, Yardımcı Hizmetler Sınıfı ve diğer çalışanların mali, sosyal ve özlük hakları iyileştirilmelidir. Memur ve hizmetlilerin görev tanımları yapılmalı; personel yetersizliği gerekçesiyle çalışanların mağduriyetine son verilmeli, fazla çalışma ücretleri ödenmelidir. Milli eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il milli eğitim müdürü ve yardımcısı, ilçe milli eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı, şef ve eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman öğretmenlik, başöğretmenlik ünvanına dayalı haklar tanınmalıdır. Okulların zorunlu harcamalarını karşılayabilecek doğrudan bir ödeneği bulunmamakta, bu durum ciddi bir sorun oluşturmaktadır. İŞKUR’un İşgücü Uygulama Programı ise yardımcı personel ihtiyacına kalıcı çözüm getirmemekte; iş güvencesi ve adil gelir sağlamayan, güvencesiz bir çalışma biçimi olduğu; bu haliyle okulların personel ihtiyacına kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm sunmadığı aşikardır. Her okula münhasır ödenek tahsis edilmeli; yardımcı personel ihtiyacı doğrudan karşılanmalı veya kaynak aktarımı yapılmalıdır” iadelerini kullandı.





