Çevresine karşı hassas olan, toplumsal hayatta ortak değerleri önemseyen ve özellikle de temizlik konusunda sorumluluk hisseden bireyler, yaşadıkları yeri sadece bir mekân olmaktan çıkarır; bir “yuva”ya dönüştürür.
Osmaniye’de de bu anlayışın yaygınlaşması, kenti daha huzurlu ve yaşanabilir kılacağı muhakkak.
Çevre kirliliği, günümüz şehirlerinin en büyük sorunu. Çöplerin gelişigüzel atılması, geri dönüşüm bilincinin eksikliği ve doğanın hoyratça tüketilmesi, sadece bugünü değil yarını da tehdit ediyor. Ancak insanların küçük bir duyarlılığı büyük fark yaratıyor.
Çöplerini doğru yere atan, geri dönüşüm kutularını kullanan ya da yeşil alanları koruyan insanlar, şehrin nefes almasını sağlıyor.
Peki bizler, Osmaniye’nin doğal güzelliklerini korumak için üzerimize düşeni yapıyor muyuz?
Duyarsızlık sadece çevreyi değil, toplumsal ilişkileri de yıpratıyor. Gürültü kirliliği, başkalarının haklarını gözetmemek ya da ortak alanlarda özensiz davranmak; toplumun huzurunu bozan unsurlardır. Oysa ki empati ile hareket eden, başkasının hakkını gözeten bireyler, şehirde daha uyumlu ve huzurlu bir yaşamın kapısını aralıyor.
Siz, gündelik hayatınızda başkalarının hakkını ne kadar gözetiyorsunuz?
Apartmanınızda, sokakta ya da trafikte ne kadar duyarlı davranıyorsunuz?
Temizlik bir medeniyet göstergesidir. Sokakların, parkların ve hatta apartmanların temizliği, bireysel sorumlulukla toplumsal düzeni buluşturur.
“Ben yapmazsam kim yapar?” sorusu yerine, “Benim yaptığım küçük bir katkı bile fark yaratır” anlayışı, şehirlerin daha yaşanabilir hale gelmesini sağlar.
Siz, Osmaniye’de yaşadığınız çevrede temizlik konusunda ne kadar özen gösteriyorsunuz?
Çöpleri doğru yere atıyor musunuz, yoksa başkalarının temizlemesini mi bekliyorsunuz?
Duyarlı bir toplum, yalnızca temiz ve düzenli değil, aynı zamanda huzurlu ve güvenli bir toplumdur. İnsanların birbirine saygı gösterdiği, çevresine özen gösterdiği bir şehirde huzur daha kalıcı olur.
Çocuklar temiz ve güvenli alanlarda büyür, yetişkinler daha barışçıl bir sosyal hayat yaşar, yaşlılar kendilerini güvende hisseder.
Sizce Osmaniye’de duyarlılık artsa, toplum daha güvenli ve huzurlu olmaz mı?
Demem o ki; şehirlerin güzelliği yalnızca mimarisinde değil; insanlarının duyarlılığında gizlidir. Çevreye, topluma ve ortak yaşama gösterilen hassasiyet, bir şehri daha yaşanabilir, daha sevilesi ve daha değerli kılar.
Osmaniye’de de bu duyarlılığın güçlenmesi, kentin geleceğine yapılacak en büyük yatırım olacaktır.