Öğretmen ve Şehir: Osmaniye’nin Kültür Mimarları

Bir şehir binaların gölgesinde değil, öğretmenin ışığında büyür. Osmaniye’nin kültürünü inşa eden, şehrin sessiz mimarı öğretmenlerimize saygıyla...

Abone Ol

Şehirler yalnızca beton bloklarla, asfalt yollarla büyüyerek şehir olmaz. Asıl şehir; kültürel doku, sanatsal çizgi ve ahlaki bir çerçeve içinde geliştiği ölçüde "şehir" olur. Bizim özlemini çektiğimiz insani ve irfani şehirlerin mayası da budur.

Şehirleri inşa edenler, sanılanın aksine şantiyelerdeki mühendisler değil; insanın ruhunu işleyen mimarlardır. Bu mimarların en sessiz, en kalıcı ve en sabırlı olanları ise öğretmenlerdir. Öğretmen, bir şehrin sokaklarına gürültüsüzce kültür eken, çocukların hafızasına karakter nakşeden, yarının toplumunu bugünün sınıflarında hazırlayan erdemli kişidir.

Şehri adımlarken hangi okulun kapısından geçsem şu sorular zihnime dolanır: "Bu okullarda hangi sessiz mimarlar, hangi isimleri aramıza kattılar? Hangi güzel insanlar bu sıralardan geçip şehrin ruhuna karıştı?"

Çünkü okullar sadece öğrencilerin bilgi yüklendiği binalar değil; şehir kültürünün inşa edildiği, geçmişin geleceğe aktarıldığı sosyal hafıza mekânlarıdır. Karatahtalardan yükselen o tebeşir tozu, aslında inşa edilen bir uygarlığın yankısıdır.

Şehrin Kültür Taşıyıcısı

Her şehrin, o şehre ruhunu üfleyen rehber öğretmenleri vardır. Onların karakteriyle yoğrulan nesiller, şehir kültürünü ayakta tutar.

Bir öğretmen evinden çıkıp okula yöneldiğinde, yalnızca sınıfa değil, şehrin kültür damarına doğru yürür. Kurduğu her cümle, sorduğu her soru, öğrencisinin zihninde bıraktığı her iz; yarının uygar kentleri için atılmış bir tohumdur. Öğretmenlik öyle bir meslektir ki, sadece kendine emanet edilen öğrenciyi değil; onun çevresini, ailesini ve nihayetinde şehrin çehresini de şekillendirir. Şehirleri genişleyen caddeler değil, gelişmiş insanlar yüceltir.

Dünden Bugüne Osmaniye’nin Eğitim Atmosferi

Osmaniye’nin eğitim tarihine bakılınca görülecek mekânlar bellidir: Atatürk Lisesi’nin avlusu, yerini Cumhuriyet Meydanı’na bırakan Merkez Ortaokulu’nun koridorları, restorasyonuyla yeniden can bulan Yediocak İlkokulu’nun sınıfları… Hâlâ buralarda yankısı tüter öğrenci telaşlarının... Yıllar boyunca öğretmenlerin yaktığı o eğitim meşalesinin aydınlığı, şehrin sokaklarına sinmiştir.

Bir zamanlar Osmaniye’nin okulları fiziksel olarak belki zayıftı fakat öğretmenleri bugünkünden daha büyük hayaller taşıyordu. Bugün okullar modernleşti, binalar yenilendi. Ancak değişmeyen tek şey, öğretmenin tahtaya yazdığı kaleminin yürekleri ısıtan ve ışıtan çizgileridir.

Köy Enstitüsü Ruhu: Düziçi’nin Öğretmen Atlası

Bu şehirden bahsederken Düziçi (Haruniye) Köy Enstitüsü’nü anmamak olmaz. Orası Osmaniye tarihi için yalnızca bir eğitim kurumu değil, şehrin kültürel kodlarını sağlam tutmuş bir merkez üssüdür.

Enstitülü öğretmenler köylere çantalarında sadece alfabe götürmediler; bağcılıktan tiyatroya, sağlıktan müziğe kadar "şehirli" bir kültürü köylere taşıdılar. Bugün o öğretmenlerin ardından hâlâ şu cümle söylenir: "Bizim köye enstitülü bir öğretmen geldi; köyün kaderi değişti." O kader değişimi, aslında bir şehrin insan kalitesinin yükselmesiydi.

Kültürün Öz Taşıyıcıları: Söz Eğitiminin Öncüleri

Bazı öğretmenler vardır; mesleki sınırları aşar, bizatihi bir "şehir kültürüne" dönüşürler. Osmaniye’nin hafızasında isimleri anıldığında insanlar hâlâ bir nezaket, bir derinlik ve büyük bir emek hatırlar.

Ahmet Neşet Dinçer; şehrin kültür damarını besleyen Güneysu dergisinin mimarıdır. Aslen bir asker ve Milli Güvenlik dersi öğretmeni olsa da, o derste "edebiyatı" en önemli cephe olarak görmüştür. Sözü kıymetlendirmiş ve bugün edebiyatımızın güçlü kalemi Bestami Yazgan gibi bir ismin bu yola girmesine rehberlik etmiştir.

Bestami Yazgan; edebiyatımızın yaşayan çınarı... Özellikle çocuk edebiyatında alanının en güçlü kalemlerinden, "Gülü İncitme Gönül" diyen zarif söz ustası. Şehrin şiir iklimini bir öğretmen zarafetiyle mayalamış, Osmaniyeli öğretmen kimliğini uluslararası arenaya taşımıştır.

Salih Sefa Yazar, Mehmet Avşar, Musa Serin, Osman Karataş gibi nice değerli kalem ve öğretmen... Bu isimler ve daha niceleri hem öğretmenlikleriyle hem sözleriyle şehrin kültür atlasına katkı sağlamış kıymetli değerlerdir. Onlar, Osmaniye’nin kültür atlasına yön vermekle kalmamışlar; öğretmenliğin şehre bıraktığı uygarlık izini her zaman taze tutmaya çalışmışlardır.

Son Söz: Binaların Gölgesinde Değil, Öğretmenin Işığında

Bugün şehirler hızla değişiyor. Binalar yükseliyor, yollar büyüyor, nüfus artıyor. Ama bir şehirde değişmeyen yegâne ihtiyaç, öğretmenin rolüdür. Hiçbir teknolojik dönüşüm, bir öğretmenin bir çocuğun kalbine dokunduğu o anın yarattığı değişimin yerini tutamaz.

Her sabah sınıf kapısını açarken acelesiz bir vakarla içeri giren, bir harfi öğretmek için gece lambası eşliğinde plan yapan, şehir için görünmez ama kalıcı eserler bırakan tüm öğretmenlere selam olsun.

Unutulmasın: Bir şehir, binaların gölgesinde değil, öğretmenlerinin ışığında büyür. Osmaniye kültürünü sizin sabrınızla, emeğinizle ve vicdanınızla büyüttü.